Rüzgarın çok hızlı estiği ve Rüzgar hızı 27 knot’u geçince, fırtına olarak adlandırılmaktadır. Hızlı esen rüzgarlar, okyanuslarda ve denizlerde dalgaların yükselmesine sebep olduğu gibi, hava boşluklarına rastladıklarında ve diğer hava akımları ile birleşince kasırgaları oluştururlar.
Fırtınalar çok tehlikeli olabilirler. Ekilmiş arazileri ve tohumları yok edebilirler, şimşekler ve yıldırımlar insanları ve hayvanları öldürebilir.
Elektrikle yüklü büyük bulutlar, birbirlerine dokunduklarında elektrik boşalması olur. Buna yıldırım diyoruz. Yıldırım, oluştuğunda yüksek bir gürültü çıkarır ve yeryüzüne indiğinde, ortaya çıkan parlak ışıklar şimşektir. İki kayalık arasında gök gürültüsü olursa, yankı yapacağından daha yüksek ses çıkaracaktır. Ses, ışıktan daha yavaş olduğundan, şimşek daha önce görülür ve daha sonra ses gelir.
Yıldırım şiddetli bir elektrik akımı yaratır ve toprakta nötralize olur. Bu nedenle, toprağa daha hızlı geçmesi için yüksek noktalara paratoner koyulur. 1754 yılında Benjamin Franklin tarafından bulunan paratoner, uzun bir tel ve bunu toprağa bağlayan bir zincirden oluşur. Bir şimşek, yaklaşık olarak 30 milyon volt, yani 100 bin amper gücündedir. Yıldırım, hızı çok yüksek olduğundan bu güç kullanılamaz. Fırtınanın size uzaklığını hesaplayabilirsiniz. Şimşeğin çakışı ile gök gürültüsünü işittiğiniz an, arasındaki saniyeler sayılarak hesap yapılabilir. 3sn. yaklaşık olarak 1 km. olarak hesaplanmaktadır.
Kasırgalar, suların ılık, havanın nemli olduğu tropik bölgelerde olmaktadır. Bir fırtına, üç aşamada kasırgaya dönüşür. Tropik alçak basınç, saatte 39-74 mil arası rüzgar, hızı saatte 74’den büyük olan rüzgar. Okyanus yüzeyindeki ılık ve nemli hava hızla atmosfere doğru yükselir.
Ilık hava içindeki su buharı yoğunlaşarak, fırtına ve yağmur bulutlarını oluşturur. Yoğunlaşmada bir de ısı yayılır. Bu sıcak hava, daha da yükselmesini sağlar, okyanustan gelen ılık hava bu boşluğu doldurur. Sürekli oluşan ısı değişimi, bir merkez etrafında olan lavabodaki suyun döngüsünü oluşturur. İşte biz buna kasırga diyoruz.