Kiliseler ve katedraller nedir, neden buraya gidilir?

Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden Hıristiyanların ‘Ortaçağ’a kadar kilise yalnızca dinsel ayinlerin yapıldığı yer değildi: aynı zamanda bir toplantı yeri ve köy yaşamının merkeziydi. IV. yy. sonlarında. Roma Imparatorluğu’nun resmî dini Hıristiyanlık olunca, hıristiyanlar, eskiden yapılmış binalardan yararlandılar: fazla küçük olan putatapar tapınaklarından çok. Roma bazilikalannda (daha önce ticaret merkezi ve mahkemelerin duruşma salonu olarak kullanılıyordu) toplanmağa başladılar.

Bazilikanın planı basit bir dörtgen’dir, çoğu zaman, üç şahından (bir orta ve iki yan şahın olmak üzere), oluşur, ahşap damlıdır. Orta şahın yanmdaire biçimindeki absid ile devam eder (piskoposluk makamı orada bulunur). Girişten önce üstü açık bir avlu (atrium) ve sonra üstü kapalı bir revak (dış dehliz) vardır, bu revak sonradan kapı sundurması’na dönüşecektir.

Latin haçı

Bazilika planı yüzyıllar boyu değişimlere uğramakla birlikte pek uzun süre kullanıldı. V. ve VI. yy.larda kriptos meydana çıktı. Bu, bir azizin cesedini veya kutsal kalıntılarını saklamak üzere absidin altına kazılan yeraltı kilisesiydi. Sonra absidlerin sayısı arttı: din adamlarına ayrılmış koro yeri’rim ve ayini yöneten papaza aynlmış mihrap’ın yer aldığı orta şahından başka, yan sahıniar da absidlerle uzatıldı. Koro yerinin çevresinde, yan absidlerin uzantısı olan bir gezimi yeri, ziyaretçilerin mihrabın daracık altına yerleştirilmiş olan kutsal kalıntıları görmesini sağlar. ilk hıristiyaniar için Enlemesine bir şahın (Iranseptum), kilise ödevi görmüştür, absidin önündeki sahınları keser ilan kesişme, kiliseye, kolları eşit olarak da kullanılıyordu, uzunlukta olmayan bir Latin haçı biBunlar ölülerin gömüldüğü çimi verir. Bu değiştirilmiş bazilika yelerdi ve duvarlarda planı Batı Roma’nm gotik ve roman mezarlar bulunuyordu kiliselerinin çoğunun planıdır ama.

Yunan haçı

İlk hıristiyanların mimarîde örnek aldığı yapılar, sadece bazilikalar değildi; doğunun ve tlkçağ *Roması’nrn saraylarından, ‘kaplıca ve ‘tapınaklarından da kubbeleri, absidleri, sekizgen ve yuvarlak planları örnek aldılar. O tarihlerde, bir daire veya bir kareden başlayarak yapılan ve sonradan ikişer ikişer karşılıklı dört absid eklenen kiliseler, kolları eşit uzunlukta Yunan haçı görünümündedir. Bu binaları bir veya birkaç kubbe örter.
«Bizans» tipi denilen bu kiliseler Doğu Akdeniz’e özgü olmakla birlikte, Batı Avrupa ve Rusya’da da görülmektedir.

M.S. V. yy .dan beri kiliseler, mihrapları doğuya gelecek biçimde yapılmıştır, girişleri batıya bakar. Bu yönelim zorunluğu, modern kiliselerin yapılmasıyla ortadan kalktı ve İkinci Vatikan Konsili’nden (1962-1965) beri de papaz, dindarlara dönerek duasını yapmağa başladı.

İç süsleme

Bazilikalardan katedrallere varıncaya kadar hemen bütün kiliselerde tribünler vardır: bunlar, ülkesine ve çağına göre, hükümdarı, ilerigelenleri ve kadınları (Yunanistan’da) halktan ayırmak veya Roma döneminde, dinsel törenlere daha çok sayıda kişinin katılmasını sağlamak üzere, üst katta yapılmış galerilerdi. ‘Gotik dönemde, şahın duvarlarını destekleyen payanda kemeri icat edilince, kiliseye ışık girmesi için sayısız delikler (pencereler, gül bezekler) açılabildi. O zaman, “vitray sanatı, roman kiliselerinin duvarlarım süsleyen *fresk sanatının yerini aldı. Kiliseler uzun süre gerçek birer müze görevi yaptı. O çağda *sanat yalnızca dinsel nitelikte olduğu içiıi, daha çok bu binalarda ifadesini buluyordu.

*Giotto, Fra *Angelico, *Piero Della Francesca, *MicheIangelo ve günümüzde *Matisse ve Cocteau gibi en büyük sanatçılar, ressamlar ve heykeltıraşlar, şapellerin ve kiliselerin süslenmesiyle uğraştılar. Kiliselerde çeşitli taşınabilir veya taşınamaz eşya vardır.

Süslü, oymalı mihrap arkalıkları (sunakların arkasına yerleştirilen heykel ve resim eserleri) XIX. yy.a kadar büyük bir gelişim gösterdi. Bu arada, papazın vaaz verdiği kürsü’ye, arkalıklı iskemle’lere (çoğu zaman pek zengin oymalı tahta), İlâhi kitaplarının veya Kutsal Kitap’m konduğu rahle’lere, günah çıkartma hücreleri’ne (XV. yy.da ortaya çıktı), çile yollarına («İsa’nın Çarmıha Gidişi» konulu 14 tabloluk dizi). Roma kiliselerinde de bulunan o çok eski, kutsanmış su kap-ları’na, çocukların vaftiz edildiği vaftiz çeşmeleri’ne de değinmek gerekir.

Çoğu zaman, kilisenin dibindeki tribüne bir org yerleştirilmektrdir.

Katedraller

Bir azizin kutsal kalıntıları (Aziz Deniş, Reims’daki Aziz Remi) üzerine kurulan manastır kiliselerinin çoğu *roman tarzındadır. Manastır kiliselerinin, Benediktinlerin Cluny Manastırı’nın planı üzerine yapılmış olanları, birkaç absidli lüks yapılardır.

Üzerine bir dizi görkemli şapelin açıldığı gezi yeri, mahzendeki mezarın üstüne kurulan merkez absidi kuşatır. Sıstersiyen tarikatınm manastır kilisesi daha sadedir: yan sahmları buI lunan bir orta şahın, transeptum üzerinde dört köşe şapeller, yan sahm| lara açılan büyük kemerler vardır, ışık vitraysız pencerelerden girer.

I XII. yy.dan itibaren çoğu Meryemana’ya adanmış katedraller (Amiens, Rouen, Reims) yapılmağa başladı. Bunlar, üç veya beşsahmlı ve bir gezinti yeri, bir koro yeri, çevre şapel| leri, kemerleri, bir galerisi veya trifoI rium’u, vitraylı yüksek pencereleri, kutsal efsaneleri anlatan alçak kabartmaları olan ve cephelerini, kapı sundurmalarını süsleyen pek çok heykeli bulunan büyük ve yüksek yapılardır.